11 Nisan 2009 Cumartesi

çölde maraton!


4 buçuk'da yarışın başlayacağı yere vardık. yarış deyip geçme 5 etaptan oluşan at sırtında 120 km. büyük bir maraton, bahreyn prensinin onuruna yapılan bir yarış. dünya güzeli atlar, kimi çok profosyonel kimi acemi at bakım ekipleri. her etabın sonunda atlara bakılacak, atlar yıkanacak, kaslarına masaj yapılacak, veteriner kontrolünden geçecekler, veterinerler ok derse bir sonraki etapta yine kıyasıya mücadele. çölde bu yarış için belirlenmiş kulvarlarında atlar koşarken, ekipler arabayla onları takip ediyor. sürücüye ve ata su veriyor, destek oluyor.


bizim için en heyecanlı olan ilk etapta bir ekip arabasında olmamızdı. 30 km. boyunca mr.ghazwan ve mr. hamdan'ın arabasında onların harika rehberliği sayesinde bir sürü şey öğrendik. mr. ghazwan 1995 yılında at sırtında bahreyn'den fransa'ya kadar gitmiş. 7 ay sürmüş bu seyahat, kendisi tam bir at duayeni. bahreyn'in en eski binicilik okullarından birinin sahibi. kendisi de okulu gibi mütavazi. mr.hamdan çok konuşkan bize çölü anlatıyor, atları anlatıyor, hiç susmuyor. mr.ghazwan için Emo at sırtında, maratonu tamamlamaya çalışıyor. mr.ghazwan hem arabayı sürüyor hem de emo'ya taktik veriyor. mr. ghazwan'a birçok kişi abu sami diyor. abu sami, sami'nin babası demek, sami benim eski arkadaşım, buralarda çok başarılı bir binici.

yarış tam saat 17:00'de başladı, 1. ve 2. etap 30 kmç, 3. etap 25 km., 4. etap 20, son etap 15 km.

son etapa gelindiğinde saat 02:00 olmuştu bile ve atların bir çoğu önceki etapların sonundaki veteriner kontrolüyle yarışı bırakmak zorunda kalmışlardı. Bizim Emo 4. etapa başladıktan yarım saat sonra, 5.etabı tamamlayan atlar bitiş çizgisine varmaya başlamışlardı bile. ama maratonu tamamlayan her at için bir ödül olduğundan, Emo ve Abu Sami için çok üzülmedik. Saat 2:40 gibi kupa törenini izleyip evin yolunnu tuttuk. Çöl havasında geçirdiğimiz 10 saat bizi sarhoş etti.
Pedrom çok güzel fotolar çekti.
Yarışta dereceye giren 6 kişiden (3 junior, 3 senior) 3 kişi kraliyet ailesindendi.
Bütün gün maraton alanında bedava yedik içtik.
Seyretmesi en heyecanlı şey, etabı tammlayan atların veteriner kontrolü için hazırlanmasıydı. Üzerlerine sular dökülüyor, kalp atışları sürekli ölçülüyordu. Kral ailesine ait atların bakıcıları 50'yi aşıyordu, vip atlar için özel bir alan vardı. Kazanmasalar ayıp yani.
Diğer tarafta Emo'nun atı Sana için sadece mr. ghazwan ve mr.hamdan koşturuyordu. Acayip bir dengesizlik yani.
Bu maratonlardan her ay bir tane oluyormuş, sadece yaz aylarında, hava çok sıcak olduğundan, 4 ay kadar ara veriliyormuş.
Deve yarışı da izlemek istiyorduk ama sadece Dubai, Arabistan ve Kuveyt'de yapılıyormuş. Üzerlerinde biniciler yerine sürekli kırbaç atan robotlar oluyormuş. binicili deve yarışları eskidenmiş ve biniciler çocukmuş, düşüp yaralanan hatta ölen çok oluyormuş, çocuk istismarı sayılmış ve binicili yarışlar yasaklanmış, iyi de olmuş.
Şimdilik bu kadar.
Hadi...






2 Nisan 2009 Perşembe

bahreyn!

çok uzun zaman olmuş birşeyler yazmayalı. yanlız olmak gerekiyor kafayı toplamak ve birşeyler yazmak için. yazmaya yazmaya paslanıyor bir de insan, eskiden kendi kendime yazar dururdum, bu aralar içimdeki çıtı duyamaz oldum. uzun zamandır kalabalıklar ve koşturmalar içerisindeyim. soluklanıp, kendimi dinlemeye vaktim olmadı.

lizbon'da 2 buçuk ay nasıl geçti anlamadım. düğün hazırlıkları, türkiye'den gelenler, gidenler, lizbon'dan ayrılık hazırlıkları, istanbul!, istanbul'dan ayrılık ve şimdi bahreyn'deyiz. hatta geleli 10 gün olmuş! ne zaman? şöyle bir durasım sonra bir süre daha durasım var.

yolculuk artık başladı. bahreyn, nisan sonu hindistan, sonrasını bilemem... hindistan'da ne kadar kalacağımız, ordan hangi ülkeye geçeceğimiz daha belli değil. yolculuğun bize hazırladığı süprizlere açık olmak için de kesin plan yapmak istemiyoruz. belli olan tek şey mayıs sonunda hindistan'ın güneyinde bir düğüne gideceğimiz. öncesi ve sonrasının planı yok. olmasında!

bahreyn sakin ve huzurlu. ne de olsa benim için ana kucağı. ailemin 14 yıldır yaşadığı benim 2 senemi geçirdiğim 2. evim. Pedro da çok mutlu, hergün değişik insanlarla tanışıyor. dünyanın nerdeyse her memleketinden adam var burda. bir akşam yemeğe gittik mesela, arkadaşlardan biri sudanlı, biri etiyopyalı, biri alman, biri iranlı, bizle beraber bir türk ve bir portekizli... bahreynin en güzel yanı bu işte.

bundan sonra daha sık yazmaya karar verdim bloguma. valla bak. burda zamanım olur, yolda da olur. hadi öptüm.