22 Ağustos 2009 Cumartesi
En büyük Nepal!
NEPAL
Ölümün şehri
Kutsal ana Ganj'ın yanında bir kasaba. Motosiklet, bisiklet, inek ve insanlarla dolu daracık labirent gibi sürekli cenazelerin geçtiği sokaklar. Ganj'a inen merdivenler, Ganj'ın kenarında minik meydanlar. Ölülerin yakıldığı ve küllerinin Ganj'a serpildiği yakım merdivenleri. Daracık sokaklardan geçen cenazeler. Ölümünü bekleyen yaşlılar... Herşey o kadar farklı ve çarpıcıydı ki!
Filmden çıktık ve kendi aramızda konuşmaya başladık, keske sokaklarda insanlar dans etse filmdeki gibi diye... yürürken küçük bir tapınağın önünde insanlar toplanmıştı ve içerden müzik sesi geliyordu. Bizi de içeri davet ettiler, hayatımda gördüğüm en absürd sahneydi. Tapınağın tabanı buzla kaplıydı, tanrı heykelinin etrafı buz, çiçekler ve viski şişeleri ile doluydu. Anlamaya çalışmadık, Hindistan'da herşeyi anlamaya çalışmanın akıl sağlığına zararlı olduğunu bilecek kadar uzun süredir bulunuyoruz. Ağzımız bir karış açık tapınaktan ayrıldık, 20 metre gitmemiştik ki bizi geri çağırdılar... bir baktık herkes sokakta dans etmeye başlamış, filmde ki gibi!!! biz de döndük aralarına katılıp dans ettik... Viski tanrısını ve danslarını seviyoruz...
3 Ağustos 2009 Pazartesi
Oldu mu simdi Taj Mahal?
Delhi' de 2 gun kaldik. Cok pahali ve cok sicakti. Biz cok yorgunduk o yuzden, sehirde gezip tembellik yaptik. Sali sabahi erkenden Agra trenine bindik. Simdiye kadar bindigimiz en afili trendi. 2 saatlik yolda hem kahvalti hem ogle yemegi servisi yaptilar. Vagonlar otobus gibi duzenlenmisti, rahat koltuklar filan. Neyse Agraya vardik, hotele gittik, odaya esyalari koyup terasa bir ciktik, manzara ayan beyan Taj Mahal. Pek bir etkileyici, pek bir guzel...
Ilk 2 gun Pedrocum circir oldu o yuzden pek birsey yapamadik. Cok afili serinleticisi olan odamizda takildik, Taj'in etrafinda dolastik. Etraf hayvanat bahcesi. Ineklere ve kecilere alismistik, burda bir de maymun ve sincaplar eklendi sokaklardaki hayvan trafigine. Catilarda, etraftaki agaclarda, sokakta... her yerdeler.
Pedro iyilesince, anlastigimiz bir tuktuk surucusu bizi tura cikardi. Agra kalesi'ne gittik ilk. Taj Mahal'i yaptirah sah, oglu tarafindan tahttan indirilince burada hapis tutulmus olumune kadar. Cok guzek Taj manzarasi vardi bir, onun disinda yesillik, sincaplar, saraylar filan...
Ordan Mini Taj'a gittik, bebek Taj da deniliyor. Saray yavrusu dediklerinden. Taj'in yavrusu iste ama anneye pek cekmemis. Yine de guzel bir saraydi da 50 cocuk surekli bizi izlediginden pek iyi vakit gecirmedik. Ordan da Taj'in arka tarafini gorebilecegimiz bir yere gittik, Taj'a baktik' Taj bize bakti...
Ertesi sabah gundogumunda Taj Mahal'e gittik. Kisi basi 750 rupi bayildik. Az buz para diil 750 rupi nerdeyse 2 gunluk otel parasi. Ve tam bir hayal kirikligiydi. Taj Mahal'e uzaktan bakmak guzel. Icinde bir sey yok. Mermer de mermer hem icindeyken binayi goremiyorsun. Hic hos degil. Taj manzarali yerlere gitmeyi Taj'a gitmeye tercih etmek lazimmis.
Agra'dan Daramsalaya gitmeyi planlamistik ama baktik ki herkes Ganj nehrinin gectigi Hintliler icin cok kutsal olan Varanasi'ye gidiyor, biz de planimizi degistirdik ve Varanasi'ye tren biletimizi aldik. 12 saat trende gece yolculugu sonunda Varanasi'ye varicaz.
27 Temmuz 2009 Pazartesi
Sular Seller
Delhi
Yorgunluktan uyuyamadığım bir gecenin ve 3 saatlik bir uçak yolculuğunun sonunda Delhi'deyiz. Taj Mahal'e yarın değil öbür gün gitmeye karar verdik. Yolculukla geçmeyecek bir güne ihtiyacımız var. Delhi gerçekten farklı bir yer. Büyük ve organize bir şehir. Bol yeşillikli, düzgün trafikli. İnsanlar modern görünüşlü.
Pedro paçaları gerçek anlamda sıyırıp foto çekmeye başladı, ben de kendisine 5 dakika kadar eşlik edip, odaya geldim ve bacaklarımı 1483920 kere yıkadım.
Bu fotograflar cekildikten sadece yarim saat sonra ortada hic su kalmadi. Bunu da belirtmek isterim!