22 Ağustos 2009 Cumartesi

Ölümün şehri

Varanasi



Kutsal ana Ganj'ın yanında bir kasaba. Motosiklet, bisiklet, inek ve insanlarla dolu daracık labirent gibi sürekli cenazelerin geçtiği sokaklar. Ganj'a inen merdivenler, Ganj'ın kenarında minik meydanlar. Ölülerin yakıldığı ve küllerinin Ganj'a serpildiği yakım merdivenleri. Daracık sokaklardan geçen cenazeler. Ölümünü bekleyen yaşlılar... Herşey o kadar farklı ve çarpıcıydı ki!







İlk gün otelden çıktık ve 2 dakika sonra tesadüfen yakım merdivenlerine vardık. Heryer yakılan cesetlerin kokusu ve dumanıyla kaplıydı. Ölüler odunların arasında açık hava altında yakılıyor, etrafta odunları taşıyan adamlar, aileden cenazeyi temsil eden bir kişi, yakımı izleyen insanlar ve dolanan inekler var. Hemen yakım yerine bakan binalarda Ganj'a ölümlerini beklemek için gelen hasta ve yaşlılar kalıyor, manzaraları yakın gelecekleri... Çocuklar ve hamile kadınların cenazeleri saf oldukları ve ateşle saflaştırılmaya ihtiyaçları olmadığı için yakılmadan Ganj'a bırakılıyor. Yılan soklamsı sonucu ölenler de, yılan tanrı şivanın kolyesi olduğu için saf sayılıyor. Bir de din adamları ve hayvanlar yakılmıyor. Etrafta hüzün yok, ağlayanlar yok, Ganj'a külleri bırakılanlar direk nirvanaya ulaşıyor, reankarne olmuyor, hayat döngüsünü tamamlamış ruhlar olarak kabul ediliyor.


Ganj kıyısı boyunca birbiryle alakasız bir sürü şey görmek mümkün. Suda dolanan bufololar ve köpekler. Çamaşırlarını ya da kendilerini Ganj'ın pis sularında yıkayan insanlar. Yüzenler. Nehrin kenarında meditayon yapanlar. Geceleri büyük meydanda dini gösteri ve izleyen yüzlerce insan. Ganj'a hacı olmaya gelmiş orda burda uyuyanlar. Yakılan ölüler tüm bunlardan sadece 30 metre uzakta!

Otelimizin çatı restoranı gezginlerle dolu. 2 İsrailli hatun ve 1 İspanyol'la grup olduk, hep beraber takıldık. Liat ve İrit İsrailli doktorlar, stajlarına başlamadan önce Hindistan'da geziyorlar, İspanyol Pedro, çatlağın teki, kötü ingilizcesiyle sürekli konuşuyor, çok komik.
Tanıştığımız günün ertesi labirent sokakların dışındaki anayolda biryere gitmeye çalışırken bir sinema salonu gördük ve akşam filme gitmeye karar verdik. Filmin adı Aşk, yeni bir Hint filmi, altyazı olmadığı için herşeyi anlamasakda, baya keyif aldık. Çok güzel manzaraları olan bir filmdi, eskide ve günümüzde geçiyordu... filmin ortasında Pedro ne zaman dans edecekler diye sordu, ve filmde alakasız bir sahnede hoppaa dans etmeye başladılar, seyircilerden dansa katılan olmadı ama İrit'in dediğine göre seyircilerin de dans ettiği sinema salonlarında bulunmuslar. Hehehehe

Filmden çıktık ve kendi aramızda konuşmaya başladık, keske sokaklarda insanlar dans etse filmdeki gibi diye... yürürken küçük bir tapınağın önünde insanlar toplanmıştı ve içerden müzik sesi geliyordu. Bizi de içeri davet ettiler, hayatımda gördüğüm en absürd sahneydi. Tapınağın tabanı buzla kaplıydı, tanrı heykelinin etrafı buz, çiçekler ve viski şişeleri ile doluydu. Anlamaya çalışmadık, Hindistan'da herşeyi anlamaya çalışmanın akıl sağlığına zararlı olduğunu bilecek kadar uzun süredir bulunuyoruz. Ağzımız bir karış açık tapınaktan ayrıldık, 20 metre gitmemiştik ki bizi geri çağırdılar... bir baktık herkes sokakta dans etmeye başlamış, filmde ki gibi!!! biz de döndük aralarına katılıp dans ettik... Viski tanrısını ve danslarını seviyoruz...
Varanasi ilk günerden sonra bizi hasta etmeye başladı. Hem fiziksel hem de psikolojik olarak. Uyumak zorlaştı, herkes ishal oldu... sanki yakılan ölülerin hayaleti her yerdeydi. Hava çok ağırdı.
Varanasi'de son günümüzde kayıkla karşı kıyıya geçmeye karar verdik. Karşı kıyı boş ve su bufololarının takıldığı bir yer olarak görünüyordu bizim taraftan. Gidip Varanasi manzarasında zıplama fotoğrafları çekelim dedik. Karşı kıyıya varmamızla hevesimiz boğazımızda düğüm olarak kaldı. Etraf insan kemikleriyle doluydu. Muhtemelen yakılmadan suya bırakılan kimi ölüleri kemikleri akıntıyla buraya varmış. Etrafta kemiklerin arasında köpekler takılıyor. Çobanlar bufololara bakıyor. Sanki etrafta insan kemikleri yok, papatyalar var... Varanasi'de son günümüz olduğu için tekrar sevinip, otelimize döndük.


Varanasi'de toplam 8 gün kaldık, bir türlü ayrılamadık. 8 günün sonunda kızlar evlerine dönmek üzere Delhi'ye gittiler. Biz İspanol Pedro ile Nepal'in sınırına doğru yola çıktık. Hindistan'dan ayrılacağımız için çok mutluyduk.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder