27 Temmuz 2009 Pazartesi

Mis gibi!

Ooty

Madurai'den Ooty'ye gelmek tam bir günlük işkence kadar sürdü. Otobüse bin 5 saatte Coinbatore, ordan otobüse bin Ooty otobüsüne git, ordan Ooty otobüsü 3,5 saat daha... Canımız çıkmış bir halde Cuma gecesi otele vardık. Tanrım o ne tatlı bir soğuk, Madurai cehenneminden sonra... Sabah bir uyandık ki, Ooty'ye gelmek herşeye değermiş. Ooty bir dağ şehri, hava gayet serin, odamız göl manzaralı, hava güneşli ve mis gibi, etraf yemyeşil. Maalesef burda sadece 1 buçuk gün kalabildik.


Cumartesi günü, ertesi gün için Ooty'ye gelme amacımız oyuncak ya da minyatür tren denilen mini trene yerimizi ayırttık sonra da gezindik durduk. Botanik bahçesine gittik, tepelere tırmandık, kabile köyü zannederek bir köye gittik, normal köy çıktı... Ooty'nin etrafında köylerde kabileler yaşıyor, biz söyleyenlerin yalancısıyız, görmediğiiz için de Hint köy kabilesi ne demek pek bir şey söyleyemeyeceğim... Otelde duvara asılı fotoğraflardan gördüğüm kadarıyla renkli elbiseler giyip dans eden ve turistlerle fotoğraf çektiren insan topluluğuna kabile deniyor.



Cumartesi gecesi modern şehir Ooty'nin modern bir burger pizza mekanına gittik. Burger dediğime bakmayın saf vejeteryan. Burgerler patatesten filan... Pedro fasulyeli pizza yedi nedense, ve Hindistan ishaliyle yakından tanıştı. Benim anlamadığım hiç çekinmeyip sokaklardaki yıkık dökük esnaf lokantalarında yemek yiyoruz bi bok olmuyo, modern yerler bağırsak bozuyor...

Ooty'nin kalbimizde özel bir yer olmasını sağlayan şey ise, Hindistan'da ilk travestileri gördüğümüz yer olması. Çarşıdan geçerken bir bakalım ki sarilerini giymiş iki genç delikanlı. Saçlar kısa filan, göğüsler tahta ama giymiş işte sarisini çıkmış çarşıya... Bir mutlu oldum ben nedense, öyle işte...

Pazar günü oyuncak trenmize bindik. Yahu bu ne manzara! Bu ne yeşil! Seyahat toplam 3 buçuk saat sürdü, dışarıya bakmaktan boynum ağrıdı, çok güzeldi, yazılacak gibi değil.

Bir istasyonda 10 dakika mola verildi, dışarı bir çıktım, etraf maymun dolu. Bildiğin maymun, hayvan olan maymun... yavrular annelerinin kucaklarında, ordan oraya koşturuyolar. Tren geldi diye bir coşku hayvanlarda. Milletin elinden yemeklerini kapıyorlar, onları besle diye türlü maymunluk yapıyorlar... Çok heyecanlandım ben, Pedroya maymunlar maymunlar, maymunlara bak, ona da bak, buna da bak demekten bir hal oldum.

Trenden inince Coinbatore otobüsüne bindik, 1 saatte vardık. Yorgunluktan ölür halde gördüğümüz ilk otele kapağı attık. Yarın Delhi'ye uçuyoruz. Öbür gün Taj Mahal!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder